English
Türkçe bölüm için lütfen buraya tıklayın.
Hello everyone!!!
I hope you are well or are trying to be well. I am a little bit fine, but it is very cold. The reality of the joke that Silivri is cold is like an iron fist in our faces, but speaking of cold, I want to talk about a walking path that I really enjoyed despite being cold. Also, one of the first and still one of the thoughts I told to @pravesh0 after this place is that we should definitely visit this place. It is definitely a worthwhile route.
This morning, because it's raining, I'm doing things slowly. I'm a little more lazy than usual. I also took my chamomile tea. I think I can start writing with the longing for this walk.
We started the route from the part of Ihlara Town. Now I will add a map that I encountered halfway and show you where I was at the beginning and where I finished. I hope you will not get confused.
It was a bit difficult for us to enter from the entrance number 3 next to it, because the stairs we had to descend were actually the exit. In other words, we started from the point marked as ‘where I stopped’ in the picture above and ended at the point marked as ‘where I started’. In this process, the regional gendarmerie commander, who is the older brother of our main guide, accompanied us. They made the road the safest for us. I am grateful for this.
I can say that the width of the stairs, which can create a lot of convenience when going up, created difficulties for me when going down. I am talking about the steps that are longer than normal. Also, the paint of the points painted so that people could see the stairs more easily was so erased that it was very difficult to see. I hope they fixed this.
Shortly after we started walking, we reached the Ağaçaltı Church. Since this church is a bit high up, I honestly did not trust myself and did not go up. Although my shoes are suitable for rocks, I would not say the same for mud and I did not want to endanger myself, but I was able to take a photo of the information board of this church. If you want to see the church, I am adding the link here.
Even though my photo was sabotaged by a friend's arm, doesn't the river look great? On the contrary, the river, which would normally cool down here, seems to have turned its coldness. And the sound was quite relaxing. If you already know me by now, you know that I love the sea and water. It is a must for me.
When we reached point number 12, we also reached the Church of the Serpent. The Church of the Serpent here was a little different from the other places. Some insolent and impudent people were writing the names of people they did not like on the wall at the entrance of the church.
It's very sad. I wonder what they hoped by putting these names there, that something would happen to these people? Well then, doesn't that prove that they are not Muslims, as most of them would accept? It's superstition. I don't know, I'm so full of it. It's not something I like at all, and beautiful engravings and frescoes have been destroyed.
This is the inside of the church. In order to show it in a little more detail, I will add the photos of this place one after the other below.
When I walked out of here, as everywhere else, I was mesmerised by the view. It looks exactly like a place I'd like to make my home. The river, the greenery, the sound of the birds... It would be one of the first places I'd go if it were open to settlement.
It was relaxing for me to continue this hike by keeping up with the pace of my pregnant roommate and controlling her reactions. We continued this hike by chatting and lingering with the comfort of having already noted down what the head guide had told us.
When we approached the end of the road, I was very sad. I believed that this route would take a little longer. Unfortunately it didn't, but that's okay. I know I will go there again. Maybe this time I will do a round trip, not just a round trip.
By the way, this walk did not even last 2 hours. Our guide even made us take a break, we sat and drank tea and coffee. My roommate wanted chocolate and fortunately I had it with me because I was expecting this kind of craving. You should have seen the happiness on her face when I immediately handed her the chocolate 🥺
Along the route, there are sculptures made from the remaining parts of rotting trees. In addition, there is a tea garden-like establishment in a location that I can say almost halfway. Even if you don't get tired, there is a great place where you can warm yourself up with a hot drink. Just on the bed of the river, there were also small covered seating places that we can call a little more special.
Finally, we reached the dovecotes and rock carvings. Although they looked quite interesting, I didn't go up because I didn't trust myself again. I only took photos of them from a distance.
Yes, this was our Ihlara Valley walking route. It was quite easy to proceed on this route, which seemed short but I thought it was very enjoyable. Only, although it is forbidden in winter, if you come, please remember to wear shoes suitable for mud. See you at the next stop. Take care of yourself, stay with health and love and please remember that;
You are the only one of you.
Herkese merhabaaa!!!
Umarım iyisinizdir ya da iyi olmaya çalışıyorsunuzdur. Ben biraz iyiyim ama hava çok soğuk. Silivri soğuktur esprisinin gerçekliği suratımıza demir yumruk gibi geliyor ama soğuk demişken soğuk olmasına rağmen oldukça zevk aldığım bir yürüyüş yolundan bahsetmek istiyorum. Ayrıca @pravesh0'e, buradan sonra ilk ve hâlâ söylediğim şeylerden biri kesinlikle burayı ziyaret etmemiz gerektiği. Kesinlikle değecek bir rota.
Bu sabah, yağmurlu olduğundan işleri yavaş yavaş yapıyorum. Üzerimde normalden biraz daha fazla olan bir tembellik var. Bir de papatya çayımı da aldım. Sanırım bu yürüyüşün özlemi ile yazıya başlayabilirim.
Rotaya Ihlara Beldesi'nin kısmından başladık. Şimdi aslında yolun yarısında karşılaştığım bir harita ekleyeceğim ve başlangıçta nerede olduğumu ve nerede bitirdiğimi de göstereceğim size. Umarım kafanız karışmaz.
Yanında 3 numara olan girişten girmek bizi biraz da olsa zorladı desem yeridir çünkü inmek zorunda olduğumuz merdivenler aslında çıkış yeriymiş. Yani yukarıdaki resimde gördüğünüz "where I stopped" olarak işaretlediğim noktadan başlanıyor ve "where I started" diyerek işaretlediğim yerde bitiriliyormuş. Bu süreçte baş rehberimizin abisi olan bölge jandarma komutanı bize eşlik etti. Bizim için yolu en güvenli hâle getirdiler. Bunun için minnetarım.
Yukarı çıkarken çok kolaylık yaratabilecek merdivenlerin genişliği inerken bana zorluk yarattı diyebilirim. Hani normalden daha uzun olan basamaklardan bahsediyorum. Bir de insanlar merdivenleri daha rahat görebilsinler diye boyanılan noktaların boyaları o kadar silinmiş ki görmek çok zordu. Umarım bunu düzeltmişlerdir.
Yürüyüşe başladıktan kısa süre sonra Ağaçaltı Kilisesi'ne ulaştık. Bu kilise biraz yukarıda olduğu için açıkçası kendime güvenemeyip çıkmadım. Ayakkabım her ne kadar kayalara karşı uygun olsa da çamur için aynı şeyi söylemezdim ve kendimi tehlikeye atmak istemedim ama bu kilisenin bilgilendirme panosunun fotoğrafını çekebildim. Kiliseyi görmek isterseniz de buraya linkini ekliyorum.
Her ne kadar fotoğrafım bir arkadaşın kolu tarafından sabotaj edilse dahi nehir harika görünmüyor mu? Normalde buraları soğutabilecek olan nehir tam tersine soğuğunu kırmış gibi. Hem sesi de oldukça rahatlatıcıydı. Zaten şu zamana kadar beni biliyorsanız denizi ve suyu sevdiğimi de biliyorsunuzdur. Benim için olmazsa olmaz diyebilirim.
12 numaralı noktaya ulaştığımızda Yılanlı Kilise'ye de ulaşmış olduk. Buradaki Yılanlı Kilise'nin diğer yerlerden biraz farkı vardı. Kendini bilmez, hadsiz insan müsvetteleri kilisenin girişine, duvara sevmedikleri insanların isimlerini yazıyorlardı.
Çok üzücü. Düşünüyorum da, bu isimleri oraya yazarak ne umdular acaba? Bu insanların başına bir şey gelmesini mi? E o zaman bu çoğunluğunun kabul edeceği gibi Müslüman olmadıklarını kanıtlamıyor mu? Batıl inanç sonuçta. Bilmiyorum, bu konu hakkında çok doluyum. Hiç hoşlandığım bir şey değil ve güzelim işlemeler, freskler yok olmuş durumda.
Kilisenin içerisi bu şekilde. Biraz daha detaylı gösterebilmek adına burasının fotoğraflarını hemen aşağıya peşpeşe ekleyeceğim.
Buradan dışarı çıktıktan sonra, her yerde olduğu gibi, manzara beni büyüledi. Tam olarak evimi kurmak isteyeceğim bir yere benziyor. Nehir, yeşillikler, kuşların sesi... Yerleşim yerine açık olsa gideceğim ilk yerlerden biri olurdu.
Hamile olan oda arkadaşımın hızına ayak uydururak, onun verdiği tepkileri kontrol ederek desem daha doğru olur, bu yürüyüşe devam etmek benim için dinlendiriciydi. Hem sohbet ederek hem de baş rehberin anlattıklarını kenara çoktan not almış olmanın rahatlığı ile oyalanrak bu yürüyüşe devam ettik.
Yolun sonuna yaklaştığımızda ise çok üzülmüştüm. Bu rotanın biraz daha uzun süreceğine inanıyordum. Ne yazık ki olmadı ama olsun. Bir daha oraya gideceğimi biliyorum. Belki bu sefer sadece gidiş değil gidiş dönüş yaparım.
Bu arada bu yürüyüş 2 saat bile sürmedi. Rehberimiz bize mola bile verdirtti, oturduk çay ve kahve içtik. Oda arkadaşımın cani çikolata istedi ve neyse ki bu tarz bir aşerme beklediğimden dolayı yanımda bulunduruyordum. Hemen çikolatayı uzatınca yüzündeki mutluluğu görmeniz gerekirdi 🥺
Rota boyunca, çürüyen ağaçların kalan kısımlarından yapılan heykeller bulunuyor. Ayrıca hemen hemen yarı yolda diyebileceğim bir konumda bir çay bahçesi benzeri işletme bulunuyor. Yorulmasanız bile sıcak bir şeyler içerek içinizi ısıtabileceğiniz harika bir yer var. Nehirin hemen yatağında biraz daha özel diyebileceğimiz kapatılmış minik oturma yerleri de bulunuyordu.
En sonda da güvercinliklere ve kaya oymalarına ulaştık. Oldukça ilgi çekici görünseler de yine kendime güvenemediğimden dolayı yukarı çıkmadım. Sadece uzaktan fotoğrafını çekmekle yetindim.
Evet, bununla birlikte Ihlara Vadisi yürüyüş rotamız bu kadardı. Kısa gibi görünen ama bir o kadar da zevkli olduğunu düşündüğüm bu rotada ilerlemek oldukça kolaydı. Sadece, kış zamanı yasak olsa da, olur da gelirseniz çamura uygun ayakkabılar giymeyi unutmayın lütfen. Bir sonraki durakta görüşmek üzere. Kendinize dikkat edin, sağlık ve sevgiyle kalın ve lütfen unutmayın ki;
Bu dünyada sizden başka bir tane daha yok.
Previous Chapters
From All Over Turkiye 26 / Türkiye'nin Dört Bir Yanından 26
From All Over Turkiye 25 / Türkiye'nin Dört Bir Yanından 25
From All Over Turkiye 24 / Türkiye'nin Dört Bir Yanından 24
From All Over Turkiye 23 / Tükiye'nin Dört Bir Yanından 23
From All Over Turkiye 22 / Türkiye'nin Dört Bir Yanından 22
From All Over Turkiye 21 / Tükiye'nin Dört Bir Yanından 21
From All Over Turkiye 20 / Türkiye'nin Dört Bir Yanından 20
From All Over Türkiye 19 / Türkiye'nin Dört Bir Yanından 19
All of my content is written in Turkish first and then with the help of translators and dictionaries below translated in English.
https://www.seslisozluk.net P.S. If you know English AND Turkish, I do that too... If you see a translation discrepancy that was on purpose. I did think this is as proper as I could do. Because there are many differences between these languages.
Not: Hem Türkçe hem de İngilizce biliyorsanız, ben de biliyorum... Eğer çeviri farklılığı görürseniz bunun bilinçli olduğunu bilin lütfen. Bunu yapabileceğim en uygun şekilde yaptığımı düşünüyorum. Çünkü bu iki dil arasında çok fazla fark var.
https://www.deepl.com/translator